HİÇ OLMAZSA
usta ve yenik olmaktansa
acemi bırak tanrım
yüzüm olsun
hiç olmazsa
DİL
çölde uyumak diyeyim sen dilde
uyanmak de
anla ki niçin bütün yenilmişler
dile sarılır
sende kalmıştır sana gelen kimseler
ve sözler
hangisine tutunsan düşeceğin yer
tenhadır
OTEL
kendimi çıkaramadığım o fotoğraftan dönüyordum
ayrıldı dediler
otelden
kenara düşürdüler yüzlerini
kalmış öylece baktım ortalığımda
elinde
gözlerinde
çantasında
kimliğinde
ne varsa
KANUN BÖYLE
kölecil gözdendir uğraşma
sırtına saplanmış o bakışla
kendine yürüyebilirsin ancak
bakış ile düş/üş arasında
MUHALİF VE MUKTEDİR
hayır mesut bir isyanım olmadı benim
doğrusu senin de korkusuz bir
iktidarın olmadı
vaatlerini görmemek için
döndüm sırtımı
döndüm çünkü demedim mi
diyecektin
bir iyiliği bin minnete
kilitleyen iktidarın
mütevazı hayat müfredatın
örtük bencilliğin
DÜŞ/ZAMAN
düşünden geçerken gözlerine
düştüm
kıyısında böylece okunmuş suların
uzattım elimi siyah yosunlar
alev
içinde yazılar resimler
işaretler
senin içindeyim demek ki
zaman
dışarıda kalmaktır
çağırdığına göre
EVİMİZEGİDELİM
Seni içine alan bütün sözlükler yakılıyor
yüzü dağlanıyor sana benzeyen herkesin
topla bakışlarını evimize gidelim
AYARTI / YAZI
sen sevgili isteyen yarasını kanatan çocuk
vehimleri onarmak yazının rüyasıdır
dilsiz söylemeyi bilebilseydim
derdim ki şiir ateşe mühür vurmaktır
KUTADGUBİLİG
bakış hafızasıdır gözün
hay der iptal eder şimdinin atlasını
konar geçitlerine dilin
dil dediğin de tenhanın sofrasıdır
DARBE
rablerin buyruğuna kanımdan katmak için
isterim bana da olsun ufak tefek darbeler
gönlümün yarasına merhem olsun n’olacak
OĞUL VEREN BELA
tedbir diye yazıya atlayıp geldim ama
ne esnaf ettin dil şehrine beni ne de müşteri
diyelim ki kapılara tedbirsiz geldim
boynuma astığın kelimeleri taşa çalsana
YAŞASIN ÖLÜM
kaç sabahın eşiğine döküldüm gözleriniz kör olsun için
yüreğim soğusun için üşümüş dualar ısınsın için
evime girdiniz kardeşlerimle kol kola öldüm kaç kere bunun için
YURTSUZ
yutkunup mülkün tafrasını
beni çıkarınca babam
şaşkınlıktan öldü
DEVLET SALGINI
artık düş toplayan oğlan
göz görmemiş fırıldak/baş
bu nasıl damar böyle
kana bulanmış iplik
gövde cangılında ağa
dilde yayan yapıldak
BURUŞUK İNTİHAR
kötürüm uykuların teneşirine
buruşuk intiharlar düşer
UÇTU
birden vurdun tenhasına adamın
ten acıdır dedin gövdesinden kuş uçtu
İLTİCA
kalmadı kalbimin söküğünü dikecek kimse
içimdeki ankayı uçarken vurdular
tanıdılar beni gözlerimin kerbalasından
toprağına konuk geldim kabul et beni
SENİ UYGARLIK
ey yalan
evlerin cumbasında dikilen korku
seni içevlerimizde hapsedeceği
KANAYAN KUYTULARDA ARA
kendimden fazla yaşlı oğlum kadar tazeyim
seninle kendimdeyim kendimle hiçbir yerde
beni ararsan eğer kanayan kuytularda ara
benden bir göz kalmıştır baktığın her seherde
BÜTÜN KIYICILAR SOKAKTA
hayata yanlış kıyıdan çıktım ahmet abi
aldanışımı kutsayan elçiler karşıladı beni
yüzünün yarısı gülen akrabalarım
EVİMİZEGİDELİM
Seni içine alan bütün sözlükler yakılıyor
yüzü dağlanıyor sana benzeyen herkesin
topla bakışlarını evimize gidelim
toplu pusu
hatıra pusudadır
kan tutar gibi hatta
tutar insanı
gam pusudadır
hain bir dost gibi hatta
yıkar insanı
ara sorgu kapısı
kol kola düşüyor rüya kuşları
kol kola yalnız
demek ki darası düştü hayatın
yüzünün hesabını vermenin
zamanı geldi demek
ravi ve şair hattat ve hünkâr
(osmanın birinci hikayesi)
bir
zaman bir mucizedir yazı iki mecaz üç
içindeki ceylanları suya indir de dinle
kalbinin sarkacı suya doğruysa, iyi
gövdesinde yorulan bilmez nedir hikaye
sen sevgili isteyen yarasını kanatan çocuk
vehimleri onarmak yazının rüyasıdır
dilsiz söylemeyi bilebilseydim
derdim ki şiir ateşe mühür vurmaktır
KUTADGUBİLİG
bakış hafızasıdır gözün
hay der iptal eder şimdinin atlasını
konar geçitlerine dilin
dil dediğin de tenhanın sofrasıdır
DARBE
rablerin buyruğuna kanımdan katmak için
isterim bana da olsun ufak tefek darbeler
gönlümün yarasına merhem olsun n’olacak
OĞUL VEREN BELA
tedbir diye yazıya atlayıp geldim ama
ne esnaf ettin dil şehrine beni ne de müşteri
diyelim ki kapılara tedbirsiz geldim
boynuma astığın kelimeleri taşa çalsana
YAŞASIN ÖLÜM
kaç sabahın eşiğine döküldüm gözleriniz kör olsun için
yüreğim soğusun için üşümüş dualar ısınsın için
evime girdiniz kardeşlerimle kol kola öldüm kaç kere bunun için
YURTSUZ
yutkunup mülkün tafrasını
beni çıkarınca babam
şaşkınlıktan öldü
DEVLET SALGINI
artık düş toplayan oğlan
göz görmemiş fırıldak/baş
bu nasıl damar böyle
kana bulanmış iplik
gövde cangılında ağa
dilde yayan yapıldak
BURUŞUK İNTİHAR
kötürüm uykuların teneşirine
buruşuk intiharlar düşer
UÇTU
birden vurdun tenhasına adamın
ten acıdır dedin gövdesinden kuş uçtu
İLTİCA
kalmadı kalbimin söküğünü dikecek kimse
içimdeki ankayı uçarken vurdular
tanıdılar beni gözlerimin kerbalasından
toprağına konuk geldim kabul et beni
SENİ UYGARLIK
ey yalan
evlerin cumbasında dikilen korku
seni içevlerimizde hapsedeceği
KANAYAN KUYTULARDA ARA
kendimden fazla yaşlı oğlum kadar tazeyim
seninle kendimdeyim kendimle hiçbir yerde
beni ararsan eğer kanayan kuytularda ara
benden bir göz kalmıştır baktığın her seherde
BÜTÜN KIYICILAR SOKAKTA
hayata yanlış kıyıdan çıktım ahmet abi
aldanışımı kutsayan elçiler karşıladı beni
yüzünün yarısı gülen akrabalarım
EVİMİZEGİDELİM
Seni içine alan bütün sözlükler yakılıyor
yüzü dağlanıyor sana benzeyen herkesin
topla bakışlarını evimize gidelim
toplu pusu
hatıra pusudadır
kan tutar gibi hatta
tutar insanı
gam pusudadır
hain bir dost gibi hatta
yıkar insanı
ara sorgu kapısı
kol kola düşüyor rüya kuşları
kol kola yalnız
demek ki darası düştü hayatın
yüzünün hesabını vermenin
zamanı geldi demek
ravi ve şair hattat ve hünkâr
(osmanın birinci hikayesi)
bir
zaman bir mucizedir yazı iki mecaz üç
içindeki ceylanları suya indir de dinle
kalbinin sarkacı suya doğruysa, iyi
gövdesinde yorulan bilmez nedir hikaye
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder